9 Kasım 2014 Pazar

Şirketlerin Geleceği ve Kurumsallaşma


Capital dergisinin yaptığı araştırmaya göre Capital 500 listesine 1998 yılından beri giren 1450 şirket bulunmakta. Düşündüğümüzde 950 şirketin bu listeye girip, sonrasında ise düştüğü görülmekte. Yani sürekli olarak şirketler belirli zamanlarda büyüyerek o ülkenin en önemli şirketlerinden oluyorlar ve sonrasında ise kötü yönetim becerileri vb. sebeplerden dolayı yerlerini kaybedip belki de ortadan kayboluyorlar.

Bu düşüncenin aksini savunan farklı bir fikir de bulunmakta. Bu fikir de bu listelerdeki yenilenme oranını değerlendiriyor. Yani belirli periyotlar arasında ne kadar yeni şirketin listeye girdiği ile ilgileniyor. Bu oran da bize o ülkenin yeni girişimciler ve işletmeler çıkararak onları belirli bir düzeye getirebildiğini ortaya koyuyor. Burada temel değerlendirme kriterimiz son 10 yılda ülkenin ilk 50 şirketi arasına kaç tane yeni şirket girdiğidir. Bu sayı ne kadar fazla olursa ülkenin girişimciliğinin arttığını ortaya koyuyor. Yeni girişimlerin artmasının istihdama katkısı ve dolayısıyla ülke refahına olan katkısı da yadsınamaz bir sonuç olarak önümüze geliyor.

Bu iki farklı düşüncenin arkasında yatan sebepleri incelediğimizde ortaya yönetim problemleri ve kurumlaşmadan kaynaklı sıkıntılar çıkıyor. Birinci gruptaki şirketlere bakınca istikrarsızlık ve sürdürülebilirlikte eksiklikler görülüyor. Bu gruptaki şirketlerin hepimizin yakından tanıdığı aile şirketleri olduğunu zaten biliyoruz. Günümüzde aile şirketleri ülkemizdeki şirketlerin çok büyük bir kısmını kapsıyor. Onların yaşadıkları sıkıntıların kök nedenlerini araştırınca karşımıza kurumlaşamama ve profesyonellerin olmaması yada olduğu halde yeterinde yetkilerinin olmaması olarak karşımıza çıkıyor. Bugün aile şirketlerinin bir başka önemli problemi de kuşaklar arası geçiş. Kurucu kadar başarılı olmayan bir çocuk sonucu şirket zarara girebiliyor. Yeteneğin bu kadar zor bulunduğu bir ortamda kurucunun sahip olduğu özelliklere sahip olabilecek aileden birilerinin çıkması ihtimali biraz düşük. Ticaret zekası olan, liderlik özellikleri gelişmiş ve vizyon sahibi kişileri bulabilmek günlük hayatımızda oldukça zor. Bu özelliklerin başarılı olmuş bir kurucudan sonra aileden bir üyeden çıkması ihtimalini düşündüğümüzde, aile şirketlerinin sorununu daha iyi analiz etmiş oluyoruz. Dolayısıyla bu noktada kurumlaşma kavramı ve işi ehline teslim etme konuları öne çıkıyor. Birinci gruptaki şirketlerin gelecekte ayakta kalabilmeleri bu sebeplere bağlı.

İkinci fikre gelirsek bir toplumun gelişmesinin altında yatan sebeplerden biri de girişimci bir kitleye sahip olmasıdır. Girişimcilik oranı ne kadar artarsa o kadar istihdam artışı sonucu ülkedeki refah artacaktır. Fakat bu gruptaki şirketlerin de ilk gruptaki şirketlerin hatalarına düşmemeleri için doğru zamanda doğru aksiyonları almaları gerekmektedir. Ayrıca, bu gruptaki şirketlerin sayılarını artırmak için devletlerin de girişimcilik konusunda yeterinde destek olmaları da gerekmektedir.

Sonuç olarak ikinci gruptaki şirketlerin sayılarının artması bir ülkenin kalkınmasına yapacağı direkt katkıdan dolayı fazlasıyla önemli. Bu girişimcilerin ortaya çıkması ve gelecekte ayakta kalabilmeleri için de kurumlaşmaları oldukça önemlidir.