23 Eylül 2015 Çarşamba

Aile Şirketleri İçin İhracat

Ülkemizin dünya ticaretinden pay alabilmesi ve uzun soluklu markalar çıkarabilmemizin yolu ihracattan geçmekte. İhracat hem sunduğu fırsatlar hem riskleri dağıtabilmek açısından hem de aile şirketlerimizin rekabetçi iç piyasa koşullarında sıkışıp kalmalarına engel olduğu için oldukça önemli bir gereklilik halini almış durumda.
Firmalarımızın da dünya markası olabilmek ve ihracat yaparak ilerlemek adına oldukça iddiali hedefleri bulunmakta.Bu hedefleri gerçekleştirebilmek için ise ayakları yere basan stratejilere ihtiyaçları var.
Ülkemiz coğrafi konumu itibariyle ve geçmişteki kültürel bağlantıları nedeniyle bu alanda doğru stratejiler geliştirerek bölgesel markalar çıkartabiliyor. Fakat bu global bir marka olmak için yeterli olmuyor.
Doğru stratejiyi geliştirmenin yolu odaklanmaktan geçiyor. Yani birçok hedef Pazar seçip oralarda ihracatçı olmaya çalışmak hem kısıtlı olan kaynakların bir an önce tükenmesine hem de bu konuda umutsuzluğa düşülmesine sebep oluyor. Başlangıç aşamasında tek bir hedef Pazar seçip bu hedef Pazar için detaylı Pazar araştırması yaptıktan sonra yapılacak organizasyon için fizibilite çalışması yapıldıktan sonra o pazara giriş için aksiyon başlatılması gerekmekte. Sonrasında bu pazarda belli bir süre kalıp pazardan pay almaya çalışmak stratejinin bir parçası olmalı. Tek seferlik ihracat yaparak uzun vadeli ve sürdürülebilir bir başarı yakalamak pek mümkün değil.


Bu noktada en önemli konu hedef pazarın seçimi oluyor. Pazardaki rekabet durumu, giriş koşulları, ürün ve sektörün ne olduğu, pazarın lokasyonu gibi parametreler seçim için oldukça belirleyici olmakta.
İkinci önemli nokta uluslararası olarak başarıyı sağlayabilecek doğru bir iş modeline sahip olmak da gerekiyor. Kendi pazarında yeterince başarılı olamamış bir markanın da ihracat pazarlarında başarılı olması doğru bir iş modeli olmadan mümkün değil. Burada pazardaki rekabetin seviyesi de oldukça önemli.
Üçüncü önemli bir nokta da hedef pazardaki satış ve dağıtım kanalı konusudur. Firma olarak kendiniz mi orada yer alacaksınız yoksa distribütör/bayi aracılığıyla mı orada olacak. Ülkemizde daha çok ihracat yapılan ülkedeki distribütör ve bayi kullanılmakta. Global markalara baktığımızda ise Pazar istedikleri büyüklükte ise kendileri ise o ülkede konumlanıyorlar. Bayi yada distribütör ile gitmenin dezavantajı, onun potansiyeli kadar ilerleme şansına sahip olunmasıdır. Bazı ülkeler için doğru da bir seçim olabiliyor.
Sonuç olarak aile şirketlerimiz için ihracatta geliştireceğimiz stratejinin temel noktası odaklanmaya ve bir yada birkaç hedef Pazar seçip, kaynaklarımızı oraya aktararak başarılı olmaya dayanıyor.

5 Eylül 2015 Cumartesi

Aile Şirketleri İle İlgili İlginç Bilgiler

Günümüz iş dünyasında, çalıştığımız firmalarda, müşterilerimizde, tedarikçilerimizde ve hatta günlük yaşantımızda birçok aile firmsı örneğiyle karşılaşıyoruz. Bu şirketlerin oldukça ilginç ve kendilerine has bir yapıları bulunmakta.
Büyük birçoğunun kurulma sebebi maddi getiri sağlamak kaydıyla sahip olunan yaşan tarzının sürdürülebilmesini sağlayabilmek. Maddi getiri sağlayarak yaşam tarzını devam ettirebiliyorlarsa amaçlarını yerine getiriyorlar demektir.

Dünyadaki varlığın ve zenginliğin de önemli bir kısmını aile şirketleri yaratmaktadır. Dünyadaki şirketlerin yaklaşık %75’i aile şirketleridir. Ülkemizde ise durum biraz daha farklıdı. Ülkemiz ekonomisinin %95’i aile şirketlerinden oluşmakta. Reel sektörün finansal gücünün ve sermaye yapısının eksikliğini gözönüne aldığımızda bu veri hiç de şaşırtıcı gelmiyor. Bu açıdan bakıldığında ülkemizde en büyük şirketten en küçük şirkete kadar aile şirketine rastlamak oldukça olağan.



A.B.D.’deki aile şirketlerine baktığımızda %40’ı daha ilk 5 yılda yokolmaktadır. İkinci kuşağa kadar ayakta kalabilen şirketlerin oranı %20 olmaktadır. Aile şirketlerinin ancak %3,4’ü üçüncü kuşağa aktarılabilmektedir.
Bu verileri değerlendirdiğimizde ise kurumsallaşmanın aile şirketleri için birinci öncelik ve kuşaklar arası geçişin ise ikinci önemli öncelik olduğu ortaya çıkıyor. Ayrıca uzun ömürlü aile şirketleri de incelendiğinde öne çıkan 3 temel özellik var.
1-Bu şirketlerin karizmatik bir lidere sahip olması.
2-Karizmatik lideri izleyen, onu tamamlayan, eksiklerini gideren birden fazla aile üyesinin varlığı ve aktif olarak işin içinde olması.
3-Aile ile işletmenin birbirlerini koşulsuz ve sürdürülebilir bir biçimde destekliyor olmalarıdır.

Bu 3 özellikten sonra kurumsallaşma kısmını incelemek gerekiyor. Kurumsallaşma patronların yada kurucuların işi tamamen profesyonellere bırakması demek değildir. Tam tersine işin başında olmaları ve diğer çalışanlarla birlikte kollektif bir çalışmanın içinde olmalarıdır. Günlük operasyonel işlerden çıkıp stratejik düzeyde kalınması anlamına gelmektedir. Kurumsallaşmayı sistem haline gelmek olarak incelediğimizde, sadece şirketin sisteemli bir şekilde yürümesi değil, aile ilişkilerinin de bir sistem haline getirilmesi gerekmektedir.